Felçli insanların konuşmasına yardımcı olan beyin implantları yeni rekorlar kırdı

Felç geçiren Ann, duymak istediği konuşmanın şifresini çözen dijital bir avatar kullanarak iletişim kurabiliyor.

Fotoğraf: Noah Berger/UCSF

Her iki grubun yaklaşımlarında da ödünleşimler var. Stanford ekibi tarafından kullanılanlar gibi implante edilen elektrotlar, bireysel nöronların aktivitesini kaydediyor ve bu, beyin yüzeyinden alınan bir kayıttan daha ayrıntılı bilgi sağlama eğiliminde. Ancak aynı zamanda daha az stabildirler çünkü implante edilen elektrotlar beynin etrafında hareket eder. Bir veya iki milimetrelik bir hareket bile kaydedilen aktivitede değişikliklere neden olur. Slutzky, “Aynı nöronlardan haftalarca, aylarca veya yıllarca kayıt yapmak bile zor” diyor. Zamanla, implante edilen elektrotun çevresinde yara dokusu oluşur ve bu da kaydın kalitesini etkileyebilir.

Öte yandan, yüzey dizisi beyin aktivitesini daha az ayrıntıyla yakalıyor ancak daha geniş bir alanı kapsıyor. Slutzky, kaydettiği sinyallerin binlerce nörondan geldikleri için tek nöron sivri uçlarından daha kararlı olduğunu söylüyor.

Brifing sırasında Willett, beyne aynı anda güvenli bir şekilde yerleştirilebilecek elektrotların sayısı nedeniyle mevcut teknolojinin sınırlı olduğunu söyledi. “Tıpkı daha fazla piksele sahip bir kameranın daha keskin bir görüntü üretmesi gibi, daha fazla elektrot kullanmak da bize beyinde olup bitenlerin daha net bir resmini verecektir” dedi.

Massachusetts Genel Hastanesi ve Brown Üniversitesi’nden Stanford ekibiyle birlikte çalışan nörolog Leigh Hochberg, 10 yıl önce çok az kişinin bir gün bir kişinin konuşma girişimini basit bir şekilde beyin aktivitesini kaydederek çözmenin mümkün olabileceğini tahmin edebileceğini söylüyor. Hochberg, “ALS’li, beyin sapı felçli veya diğer nörolojik hastalık veya yaralanmalı hastalarıma, onların kolay, sezgisel ve hızlı bir şekilde iletişim kurma yeteneklerini geri getirebileceğimizi söyleyebilmek istiyorum” diyor.

Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi’nde konuşma terapisti olan Betts Peters, tipik konuşmadan hala daha yavaş olmasına rağmen, bu yeni BCI’ların mevcut artırıcı ve alternatif iletişim sistemlerinden daha hızlı olduğunu yazıyor. Bu sistemler, kullanıcıların parmaklarını veya bakışlarını kullanarak mesaj yazmasını veya seçmesini gerektirir. WIRED’e e-posta yoluyla şunları söyledi: “Konuşmanın akışına ayak uydurabilmek, iletişim sorunları yaşayan birçok insan için büyük bir nimet olabilir ve yaşamın her alanına tam olarak katılmayı kolaylaştırabilir.”

Bu yeteneklere sahip vücuda yerleştirilebilir bir cihaz yaratmanın önünde hala bazı teknolojik engeller var. İlk olarak Slutsky, her iki grup için de hata oranının günlük kullanımda hala oldukça yüksek olduğunu söylüyor. Karşılaştırıldığında, şu anda geliştirilen konuşma tanıma sistemleri Microsoft VE Google yaklaşık %5’lik bir hata oranına sahiptirler.

Diğer bir zorluk ise cihazın uzun ömürlülüğü ve güvenilirliğidir. Slutsky, pratik bir BCI’nın sinyalleri yıllarca sürekli olarak kaydetmesi gerektiğini ve günlük yeniden kalibrasyon gerektirmeyeceğini söylüyor.

BCI’ların ayrıca mevcut sistemlerin gerektirdiği hantal kablolar olmadan kablosuz olması da gerekecek, böylece hastaların bir bilgisayara bağlanmasına gerek kalmadan kullanılabilirler. Neuralink, Synchron ve Paradromics gibi şirketlerin tümü kablosuz sistemler üzerinde çalışıyor.

Yeni başvurularda yer almayan Austin merkezli Paradromics’in kurucusu ve CEO’su Matt Angle, “Sonuçlar şimdiden inanılmaz” diyor. “Hastalara yönelik tıbbi bir cihaza doğru hızlı bir ilerleme görmeye başlayacağımızı düşünüyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir